bir dosta ithafen.....

    Yüreğim yüreğine değmeyeli bir sene oldu.Dile kolay bakışlarını bakışlarımdan kaçıralı,yokmuşum gibi davranalı koca bir sene...

     Kahvelerin eski hatırı yok artık..ya kahveler eski kahve değil,genleriyle oynandı,ya da ben eski ben değilim ,  ruhumla oynandı.....  Sensiz içtiğim kahveler boğazıma düğümleniyor .tadı yok hiç bir şeyin..Meğer ne çok şey ifade ediyormuş varlığın.Kendimin bile bilemediği ne çok anlamlar yüklemişim sana..Eksik olan ne varsa hayatımda,abla,kardeş v.s. yerine seni koymuşum...Abartılı geliyordur bu betimlemelerim belki..Ama teşbihte hata olmaz derler ya..O hesap sana eklediğim sıfatlar.
     Öğrendim ki biri sizin canınızı yaktığında (-ki bunu farkında olmadan da yapmış olabilir)siz siz olun aynı uslûpla canını acıtmaya kalkmayın. Haketse bile susun.Bırakın gözyaşlarınız yürek yangınlarınıza aksın.Canınız biraz daha acır o kadar..Yok ben de canımı yakanın canını yakarım derseniz büyük bir yalnızlığa hazırlayın kendinizi.
     Kendinize sakladıklarınızı paylaşmış olsanız bile,eşsiz arkadaşım,dostum deyip yere göğe sığdıramadığınız kişi sizi bir yangın yerinde yalnız bırakabilir.
     Tüm samimiyetinizle kendinizi ifade etmeye ise zinhar kalkışmayın.Bu kez başbaşa kaldığınız yalnızlığınıza bir de sevgisini saklama,arkadaşlığını kısıtlama gibi cezalar eklenebilir.Ve siz ,toparlamaya çalışırken hata üstüne hata yapmaya başlarsınız...Kağıttan yapılan kuleler gibi dağılır umutlarınız...
     Evet ,yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var..Ya görmezlikten gelip acınıza neden olan yanlışı sineye çekeceksiniz ya da nimet gibi öpüp başınızın üzerine koyduğunuz kişi sizi onsuzlukla cezalandıracak..
     Bu kenara bırakılmışlık,sen olmasan da olur,seninle işim buraya kadardı tavrı ,bir yürek travması yaşamanıza neden olabilir.Minicik çocuk yüreğiniz yalnızlık karanlığına katlanabilir ise ne âlâ ...
     Sevdiğinizi kaybetmemek için susmak gerekiyormuş öğrendim.Susmak kadar büyük ve etkili bir çığlık yokmuş..
     Yaşadığınız her keder bir tecrübe oluyor maalesef.Sevmem ben tecrübeleri...Ve tecrübeyle sabittir ki bazı hataların geri dönüşü yoktur..Akrep ve yelkovan ayarlarıyla oynayıp saati geri almak ,zamanı da geri almıyor ne yazık ki.Sil tuşu yok hayatın..Hele hata yapmaya alışık biri değilseniz en büyük cezayı kendiniz verirsiniz kendinize..Nasıl ? Niçin ? Neden ?  soruları kemirir beyninizi.Pişmanlık çare olmaz.Çaresizlik ise pişmanlığın kurmaya çalıştığı köprüleri tek tek yıkar.Ve beyninizle kalbiniz kavga etmeye başladıysa okyanusun ortasında batan bir geminin içinde yüzme bilmeyen tek kişi sizmişsiniz gibi gelir.
      Benim bu okyanusun ortasından ve karanlıktan kurtulmam lazım...
      Yüzme bilmem ben...




0 yorum:

Yorum Gönder