Yumuşacık Pasta Keki (Pandispanya ) – Hayalimdeki Yemekler









       iki güzel prenses için ,son anda acel -tecel yetiştirdiğim sürpriz bir pasta..ayrıca pasta tecrübelerimde  ilk ganaj denemem...çok zevkliydi...mutlu yıllar CEYDA-RANA...
..........

















Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler.
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür.
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar,
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
Halil Cibran
http://blogdeposu.blogspot.com/2014/01/blog-yarsmas-2014-e-grubu.html










herkes seviyor-sevmiyor yaparken papatyalara,ben umutlarımı -hayallerimi yazarım her bir yaprağına...hoyratça koparmam yapraklarını.bilakis ödüm kopar yaprakları dökülecek,kopacak diye.bilirim çünkü ,papatyanın bir yaprağının kopması umudumun yerle-yeksan olması demektir.işte o zaman dökülür serçe gözyaşlarım yüreğime...ve gözyaşı döktüğünde ölür serçeler...(12/09/2008)










Kopacak bir aşkı hiçbir köprü bağlayamaz, sonsuzluğa kadar yürünecek bir aşka da hiçbir duvar engel olamaz. Ya adam gibi kal benimle, ya adam gibi git benden. Ulaşılmaz değilim, ama basit biri de olmadım hiçbir zaman. Bu yüzden değerimi bilmeyeceksen bana hiç ulaşma. Seni başkaları yakmış, islerini bana bulaştırma.

Kahraman Tazeoğlu





     Farklıysan ilk seni görürler ve muhtemelen ilk seni koparırlar....


Özleyeceksen hatalarımla, eksiklerimle birlikte özle. 
Onlar değil miydi zaten severken göz ardı ettiğin, 
giderken bir bıçak gibi bana çektiğin!

Kahraman Tazeoğlu(kıyısızlar)


gözlerine bakmak,buğulu camlar ardından gökyüzüne bakmak gibiydi...
ne bulutlar belli ne de yıldızlar...


10/01/2014


http://www.rainymood.com/

http://thequietplaceproject.com/thethoughtsroom/

http://weavesilk.com/

http://tonematrix.audiotool.com/

http://www.barcinski-jeanjean.com/entries/endlessintrestingness/










           Dar gelen veya artık giymekten sıkıldığınız gömlekler ,minik kızlarımıza göre dizayn edilip yeniden kullanılabilir.ilik açma düğme dikme derdi olmadan sadece yanlara bir makine dikişi ve kollara -yakaya bir lastik ..işlem tamam..çok pratik.



http://blogdeposu.blogspot.com/2014/01/blog-deposu-blog-yarsmas-2014-baslyor.html


Blog Deposu - Farklı Blogları Keşfedin: Blog Deposu "Blog Yarışması 2014" Başlıyor: Merhaba sevgili Blog Yazarı arkadaşlar.! Blog Deposu "Blog Yarışması 2014" ile karşınızdayız.  Bu ödüllü blog yarışmasında öd...


blog tanıtımları için büyük bir fırsat..hele benim gibi acemi bir blogger iseniz fırsat ayağınıza geldi..







    bir dosta ithafen.....

    Yüreğim yüreğine değmeyeli bir sene oldu.Dile kolay bakışlarını bakışlarımdan kaçıralı,yokmuşum gibi davranalı koca bir sene...

     Kahvelerin eski hatırı yok artık..ya kahveler eski kahve değil,genleriyle oynandı,ya da ben eski ben değilim ,  ruhumla oynandı.....  Sensiz içtiğim kahveler boğazıma düğümleniyor .tadı yok hiç bir şeyin..Meğer ne çok şey ifade ediyormuş varlığın.Kendimin bile bilemediği ne çok anlamlar yüklemişim sana..Eksik olan ne varsa hayatımda,abla,kardeş v.s. yerine seni koymuşum...Abartılı geliyordur bu betimlemelerim belki..Ama teşbihte hata olmaz derler ya..O hesap sana eklediğim sıfatlar.
     Öğrendim ki biri sizin canınızı yaktığında (-ki bunu farkında olmadan da yapmış olabilir)siz siz olun aynı uslûpla canını acıtmaya kalkmayın. Haketse bile susun.Bırakın gözyaşlarınız yürek yangınlarınıza aksın.Canınız biraz daha acır o kadar..Yok ben de canımı yakanın canını yakarım derseniz büyük bir yalnızlığa hazırlayın kendinizi.
     Kendinize sakladıklarınızı paylaşmış olsanız bile,eşsiz arkadaşım,dostum deyip yere göğe sığdıramadığınız kişi sizi bir yangın yerinde yalnız bırakabilir.
     Tüm samimiyetinizle kendinizi ifade etmeye ise zinhar kalkışmayın.Bu kez başbaşa kaldığınız yalnızlığınıza bir de sevgisini saklama,arkadaşlığını kısıtlama gibi cezalar eklenebilir.Ve siz ,toparlamaya çalışırken hata üstüne hata yapmaya başlarsınız...Kağıttan yapılan kuleler gibi dağılır umutlarınız...
     Evet ,yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var..Ya görmezlikten gelip acınıza neden olan yanlışı sineye çekeceksiniz ya da nimet gibi öpüp başınızın üzerine koyduğunuz kişi sizi onsuzlukla cezalandıracak..
     Bu kenara bırakılmışlık,sen olmasan da olur,seninle işim buraya kadardı tavrı ,bir yürek travması yaşamanıza neden olabilir.Minicik çocuk yüreğiniz yalnızlık karanlığına katlanabilir ise ne âlâ ...
     Sevdiğinizi kaybetmemek için susmak gerekiyormuş öğrendim.Susmak kadar büyük ve etkili bir çığlık yokmuş..
     Yaşadığınız her keder bir tecrübe oluyor maalesef.Sevmem ben tecrübeleri...Ve tecrübeyle sabittir ki bazı hataların geri dönüşü yoktur..Akrep ve yelkovan ayarlarıyla oynayıp saati geri almak ,zamanı da geri almıyor ne yazık ki.Sil tuşu yok hayatın..Hele hata yapmaya alışık biri değilseniz en büyük cezayı kendiniz verirsiniz kendinize..Nasıl ? Niçin ? Neden ?  soruları kemirir beyninizi.Pişmanlık çare olmaz.Çaresizlik ise pişmanlığın kurmaya çalıştığı köprüleri tek tek yıkar.Ve beyninizle kalbiniz kavga etmeye başladıysa okyanusun ortasında batan bir geminin içinde yüzme bilmeyen tek kişi sizmişsiniz gibi gelir.
      Benim bu okyanusun ortasından ve karanlıktan kurtulmam lazım...
      Yüzme bilmem ben...






Bırak !!! Dokunma yürek yaralarıma.. 
Sancılar içinde kıvransam da yaklaşma bana!!! 
Bir hiç uğruna darma dağın ettiğim 
kalbimin merhemide yine ben olurum .. 
Hadi ağla, yan yanabildiğin kadar.. 
Sana ihtiyacım yok... “ İyi Yüreklim ”
Ölümüne Sevmesini bildiğim gibi
arkama bile bakmadan gitmeyi de... İyi bilirim...!!!


YÜREKTEN DAMLALAR

      Her şey ince bir çizgi üstünde ; gerçekler çizgiden yerlere düşüyor.Aynaya bakıyorum,bu yüz tanıdık değil,benim yüzüm değil aynadaki..Bu bedeni sarhoş zamanımda başkasından ödünç almış olmalıyım.Kendi bedenime dair de hiç bir iz yok zihnimde.Sonra bu isim...Bir etiket gibi üstüme yapışmış.Herkes fikir birliği etmiş,beni bu tuhaf isimle çağırıyorlar. Silkeliyorum ,gitmiyor bu yabancı isim üzerimden.Her şey yapış yapış. Duvarlarda ,eşyaların üzerinde gözler var;birileri unutup gitmiş.Onca zaman bu evde yaşamış olamam ben.Ben sevmem bu rengi.Eşyaların hepsi bana saldıracakmış gibi.Onlar da yabancıladı beni.
     Bir yürek duruyor merdivende;yanına gitsem dokunamam,birini arıyor,sahibi aceleyle giderken düşürmüş olmalı onu.Yokluğunu şimdiye dek çoktan farketmiştir.
      Daha önceden bilmediğim acılarla yüzleşiyor alışık ve tanıdık olmadığım ama kendimi içinde bulduğum bu beden.Acıların kaynağı çok cömert.Kaçıp gitmek istiyor ,basamaklardaki sahipsiz yürek..
      Kulaklarımda sesini tanımadığım çığlıklar kalmış,içimi kemiriyorlar.Yalanlar damlıyor tavanlardan;onları sığdırabileceğim hiç bir şey yok ortalıkta..Yalanlar yere düşüp etrafa yayılıyorlar,ayaklarımın altı hep yalan.
      Yeryüzünde benden ve içine sindiğim bu bedenden başka kimse kalmamış gibi.Bu uçsuz bucaksız yalnızlığın,ruhuma çöreklenen karanlığın,öfkeli acıların,diş bileyen eşyaların,merdivende sahibini arayan yüreğin açıklanabilir nedenleri olmalı.
       Hiç bir şeyin sonu yok gibi değil bu.
       Düşüp parçalanıyor gerçekler.
       Gelip biri  şu yüreği  alsın ayaklarımın dibinden..
       Her şey şimdi başlıyorsa eğer,
       Ben yokum...
       ......................................
       ............................
       ....................
       .............
       .......
       ...
       .




günleri yenerek zamana çok anlam yükledim.
hep ne olduğumu bilerek.
korkuları söndürdüm gecede.
elinden tutupta seni de sürükledim,
yüreğine savruldum,en hazırlıksız anımda.
çoğu zaman senin maviliğinde savruldum.
kendi kuraklığım oldum tek hecede.
bir gün yüreğine tutunup,kendimi yükledim sana.
ama bilmiyordum,hiç söylemediler,
kendi bensizliğim oldum bir gecede..
elime biraz bekleyiş verdiler,
bir bilmeceye gönderdiler.
bütün soruların karşısına seni koydum.
çareler aradım ruhumu silerek,
beklemeyi hiç sevmedim.
kendimi senin derinlerinde buldum.
çareler bir olup beni yendiler.....




Söylemek isteyip de söylemediklerimi, söyleyemediğimden değil dinlemeyeceğini, duymayacağını bildiğimden söylemiyorum. Biriken sözcükler, yuttuğum cümleler ağır geliyor. Gitmem gerektiğini bidiğimde gidemeyişimin yükü de her geçen gün ağırlaşıyor. 
Yaşamak isteyip de yaşayamadıklarım daha da ağır geliyor....


A ş k N α m e


       

kimileri neden sevgilerini saklama gereği duyarlar ki ? ne kaybettirir sevdiğini söylemek,söyleyemiyorsan en azından göstermek...çünkü sevgi delil ister,ispat bekler...belki de sevdiğinin umudu,gününün mutluluğu senin egon yüzünden sakladığın tebessümünde gizlidir.
     sevmiyorsan zaten sorun yok.sorun sevdiğini göstermeyi acizlik sananlarda..
     beni paranoyak sevdalara salar bu bilmezlik.gel-gitler yaşatır ilişkilerimde..oysa benim gibi sevgisi de nefreti de aşikar olan birine bu acizliğin açıklanması lazım..
     bu med-cezirli  sevgiler korkutur beni ,ürkütür.sadece aşk'ta değil her türlü sosyal ilişkilerinde geçerli bu durum.
     nacizane fikrim,sevin ; sevdiğinizi gösterin.
     kimsenin umudunun,mutluluğunun katili olmayın...










         İçimde palyaçoların herkesi güldüren,fakat derinden etkileyen izleri var...Tebessümlerinin arkasında sakladıkları gözyaşı gibiyim..Gözyaşım damladığında yeryüzü griye boyanacak..Siyahla beyazın karışımı olan griye...İyi ile kötünün,güzel ile çirkinin ,aşk ve nefretin,sadakat ve ihanetin rengi griye...
          Kim demiş aşkın rengi kırmızıdır diye...Tezatlıklar ve çelişkiler yumağı olan aşkın da hayatın da rengi gridir aslında...


28.12.2013/Cumartesi






Allah der ki: "Kimi benden çok seversen, onu senden alırım." ve ekler: "Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım." ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur.. Aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya.. Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur.. Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. En garibi de budur ya.. Öldüm der durur, yine de yaşarsın..!


(tecrübeyle sabittir)


Benim hayatımda hiç bir şey hiç bir zaman kolay olmadı öyle.. 
Hep mücadele etmek zorunda kaldım... 
Sevdiğim sevdiklerim yada sevenlerim için... 
Yaşamak için... Yalnızda devam edebilmek için... 
Yarım kalsam da çoğu zaman hiç vazgeçmedim... 
Bunun için yüreğim nasırlaştı yüzüm duvarlaştı... Duygularımı belli edemez oldum... Yada duygu nedir bilmez Acımasız görüldüm hatta bazen Katı Birazda soyutlamış kendini... Ama bilmediler içimi..
içim hala kırılgan benim... Hala var gözyaşlarım...
Öyle dışımdan bilmediğiniz içime akan gözyaşlarım..
Öyle gördüğünüz gibi değilim..
Ağlayan bir çocuk var halen içimde..
Her ne kadar gülsem de....


YÜREKTEN DAMLALAR