İki tarih arasına sıkışmış bir sürü şey yaşandı.Bazısı gözlerce yaşa karışıp aktı gitti , sonradan acındı gözyaşlarına ; bazısı anı defterlerine  yazıldı süslü harflerle ; bazısı bir düğme basımında , bir flaş patlamasında küçüklü büyüklü resim oluverdi.         Çok zaman oldu , kimisi halâ hatırda ; kimisiyse hatırlanmak istenmediğinden unutuldu.Yenileri yaşandı başka yerlerde , başka zamanda , başka renklerde.
         Yaşananların üzerinden anılar geçti . Siyah düşler pembelerin yanına kondu , maviler sarıların. Kırmızı düşler dostlara verildi , beyazlar sokaklara düştü satılık.
         Kocaman yürekli ,esmer, anlaşılamamış  bir yaşam  elini eteğini çekti yeryüzünden , bir soluk daha kesildi.Genç,deneyimsiz,tanımayan , henüz yara almamış bir yaşam hayata atıldı bugün ve ona karşı silinmeye mahkum bir galibiyet kazandı.
         Yenilenler , sınavı kazananlar , umudu tanıyanlar , yalana sarılanlar , neşeyi unutanlar, bir çıkmazda  kendini bulanlar vardı bugün.

         Uykular , öfkeler , sabırsızlıklar ,acılar , yalanlar , hayâller sığdırıldı zamana .
         Yelkovanla akrep hep koşmakta.Çağlardır hiç durmadı zaman.Benim akrebim epey yol aldı.

        Yarın için rüya görmek zamanı şimdi.sonsuz bir yaşam , yeni heyecanlar , yeni zaferler için hayâl bestelemek zamanı.
         Ben bir süre yokum.
         Aydınlık rüyalar görüyor olacağım.







             BANA ALDANMA

           Benim için ne denli önemli olduğunu ve eğer istersen ,özümde var olan kişinin yaratıcısı olabileceğini bilmeni istiyorum.

            Yalnızca sen,arkasında titremekte olduğum duvarı yıkabilirsin.


            Yalnızca sen , maskemin altında olanı görebilirsin. 

            
            Yalnızca sen ,beni ürkü , korku ve yalnızlıktan oluşan karanlık  dünyamdan kurtarabilirsin.  
           Bu  nedenle , ne  olursa olsun  yanımdan geçipte gitme. Bunun senin için kolay olmayacağını biliyorum. Çünkü değersizlik inancı güçlü duvarlar örer.Sen bana ne denli yaklaşırsan ben de o denli bilinçsizce geriye kaçabilirim.Görüyorsun en çok gereksinme duyduğum şeye karşı savaşıyor gibiyim sanki.

             Ama sevginin duvarlardan daha güçlü olduğunu söylediler.Tek umudum da bu.

              
             Öyleyse güçlü ama sevecen ellerinle yık bu duvarları.Sevecen ol.Çünkü içimdeki çocuk çok duyarlıdır.

             Sana gereksinmem var.

            










    Seni sevmek, aşkın uğruna, ama senden izinsiz, başka bir kentteki hayatımı sıfırlayıp, yaşadığın kente, yaşadığın göğün altına, ıslandığın yağmurların altına gelip yerleşmekti. 
    Senden başka, bu koca kentte bir başınalık ve kimsesizlikti seni sevmek... 
    Sokaklarda tek bir tanıdık simaya rastlamamaya alışmaktı güçlükle... Hücrelerimle beraber çoğalan aşkını özgürce ve sınırsızca yaşamak için ailemin şefkatli ve anlayışlı kollarından sıyrılıp kanatlanmak, yıllanmış can dostların sevgisini çok uzaklarda bırakmaktı...
    Seni sevmek,Sana kahvaltı hazırlamaktı. Senle hazırladığım sofraya iştahla oturup "sen var ya, bir meleksin, neden seninle evlenmiyorum ki ben? Senden daha iyisini mi bulacağım"diyen muzip sözlerine sevinmek, belki de çocukça inanmaktı.
   İnce ince kıyılmış, tabağa motif gibi işlenerek dizilmiş ve hep sevdiğin gibi üzerinde zeytinyağı ve limon gezdirilmiş domateslere, yaptığım mezelere duyduğun minnete şaşırmaktı.
   Hayatına eklemekten çılgınca zevk aldığım o şefkatli inceliklere duyduğun minnete şaşırmaktı seni sevmek...
   Çünkü, seni sevmek direnmekti sevgili... aşk duygusunun gerçekliğinin canlı ispatı olmaya direnmekti. Kalbine inançla aşk tohumları ekmekti seni sevmek. Sevmek, aşk şarkısı adına sana umut vermekti.
    Seni sevmek, ait olduğun gökyüzünde ,gökkuşağı altında dans etmekti.
    Seni sevmek yaşatılan acıları unutup,mutluluğa yelken açmaktı.
    İlkbaharım yarım kalsa da sonbaharda rengarenk çiçek açmaktı seni sevmek.




Tanıdım Seni

Seni yalnızlığından tanıdım Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
Bir eylül göğünün bulut kümeleri
 Donuk bakışlarında;
Hüznün nasıl da benziyordu Benim ilk gençliğime


Ellerinden tanıdım seni 
Yüreğinin yansısı tedirgin ellerinden. 
Bir uzak boşluğa yağmur yağıyordu -
Anılardan anılara ince çizikler…-
 Yüzün bir türkü sonrasının Kederli dalgınlığında; 
Güldün mü, ben mi yanıldım, bilemiyorum 
Ağıt gibi bir alay dudak uçlarında 
Gücenik duruşundan tanıdım seni.

Seni kendimden tanıdım çocuk; 
Yüreği sürekli çiğnenen bir yol
 Gövdesi acılardan acılara köprü…
 Biraz öfke, biraz umut, 
çokça onur olan kendimden.
Eğildim öptüm yıkık alnından
 Uzaktın, kıyamadım sessizliğine
 Biraz daha dedim içimden, biraz daha; 
Gün olur, onuru güzel çocuk
 Acı da yakışır insanın yüreğine.





Ve Bir Gün Gelir Anlarsın ki; VAZGEÇEMEDİKLERİNİN hiçbiri, VAZGEÇİLMEYECEK kadar mükemmel değildir.. Senin yüreğin gereğinden fazla yüklenmiş bir “sevgi yazılımıdır” sadece.. Kararsız, tuttuğunu koparamayan, lafının arkasında duramayan, SÖZDE yiğitler için; ÖZDE sevgini tüketmeye değmez..Kendi hayatlarını idare edemeyenler, duygularının hakimi olamayanlar için ağlama..Elinden gelen herşeyi yaptığın halde, yarı yolda yalnız kaldıysan, bu karşındakinin yanyana yürümesini beceremediğindendir..”Sana ihtiyacım var” dediğin halde, yanınızda olamayan tüm bencilleri silin hayatınızdan.. Silin ki; öncekilere KAPAK, sonrakilere DERS olsun…!!


Sayısız sırada bekleyen hayallerim vardı benim,
İntihar edenlerden ayrı. 
Gözlerine adanmış gülümsemeler 
Ve diline adanmış güzel cümlelerim vardı.
İki kelimeyi bir araya getiremez olmuşken, 
Gitmek için sıraya dizilmiş satırlarım, 
Sana ulaşmayı bekleyen mektuplarım vardı. 
Biliyorum; 
Sana asla mantıklı gelmeyecek hayallerim, 
Hiç göremeyeceğim gülüşlerini
Ve diline adanmış cümleler küsecek bana. 
Satırlar, mektupla karışacak postacıda.